15-22 Nisan 2007 tarihleri arasında Danimarka’nın Viborg kentinde yapılan 37. ASSITEJ Danimarka Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali’ne gözlemci olarak katılan Ayşe Selen’in izlenimleri
18.04.2007
10.45: Istanbul, Yeşilköy; beni Kopenhagen’e götürecek olan uçak 15 dakika gecikmeyle kalktı. Kopenhagen havaalanından trene bineceğim; yetişebilecek miyim?
13.58: Trene yetiştim. Kitap okuyorum, çevremi seyrediyorum; her taraf yeşil…
18.30: Langa istasyonunda aktarma yaptım. Ne kadar ıssız bir istasyondu. Viborg’a gidiyorum.
18.33: Viborg! 6 saatlik tren yolculuğu boyunca karşılıklı oturup tek kelime konuşmadığımız kadının festivale İzlanda’dan gözlemci olarak katılan Messiana olduğu çıktı ortaya!!! Çok güldük ve arkadaş olduk!!!
19.00: Japonlar’ın bir gösterisini izledik. Köy seyirlik oyunlarıyla halk oyunu karışımı. En az 5 Danimarkalı, Japonya’ya tatile gitmeye karar vermiştir!!!
19.04.2007
9.30: Bornteatret, The Towering Hund, 3-8, 45 dak.
Yalnız yaşayan bir adamın küçük ve basit ve sıradan dünyası! Adamın gündelik yaşamı. Uyanışı, kahvaltı edişi, çiçeğini sulaması, gündelik işi olan mektup damgalaması vb. Bir gün gittiği piknikte tanıstığı köpeği eve getiriyor ve onunla dost oluyor. Dekorda olağanüstü basit çözümler; yatağı dikey olarak kullanmış; dolayısıyla dikey olarak perde gibi asılı bir kumaşın arkasına oyuncu yalnızca başı gözükecek biçimde girdiğinde yatağına girmiş de üstünü örtmüş gibi gözüküyor; clownesk oyunculuk. Sokak kapısı hem buzdolabı, hem camaşır makinesi oluyor; gerektiği zamanlarda kapıyı açtığında çamaşır makinesinin dış kapağını ya da buzdolabının içini görüyoruz; aynı zamanda kızartma makinesi de olan radyo müthiş!
11.00: Teater Rejseholdet, Kalonborg by Night, 13-99, 35 dak.
1 kadın ve 1 erkek oyuncu; uyuşturucu üzerine belgesel bir ‘konuşma’. Sokakta yaptıkları söyleşileri, ‘oynamadan’ yalnızca küçük gestus’larla göstererek yarım saat uyuşturucu konusuna ‘değindiler’. Seyirciye doğrudan sorular sorarak, burada anlatılanlardan hangisini yaşadıklarını, ya da burada anlatılanlardan hangisinin ucunun onlara dokunduğunu sordular.
13.00: Teatre Dusco Radoviç, Stone Prince, 90 dak.
Festivalin yabancı konuklarından biri. Anne ve babasıyla sorunları olan bir çocuğun öyküsü. 2 erkek oyuncu; çok hızlı ve devamlı role giriş-çıkış; rolden role giriş-çıkış; rolden anlatıcıya, anlatıcıdan role giriş-çıkış. Oyun Sırpça oynandı. Oyunculardan birini Belgrad’ta görmüştüm.
20.04.2007
10.30: Japon Kyogen tiyatrosuna bir örnek
Oyuncu önce sahneye gelip Kyogen’in ne olduğunu, belli başlı özelliklerini anlatarak, örneğin Kyogen’de bir oyuncunun nasıl güldüğünü örnekledi. Ardından oyun başladı. Çok teyatral; hiçbir şey oynanmıyor, yalnızca gösteriliyor. Ortaoyununa çok benziyor. Karısının ve kaynanasının eziyet ettiği bir adamın öyküsü. Çok komik, çok basit. Kyogen, No oyunlarının arasında oynanan bir çeşit ‘interlude’; diğer bir deyişle Japon farsı. Göstermeci tiyatroyu; Bertolt Brecht tiyatrosunu anlamak için çok iyi bir örnek.
17.00: Boomerangteatret, Siames, 10-99, 70 dak.
Kitap dolu bir odada iki yetişkin erkek siyam ikizi. View point’ten yola çıkılarak yapılmış bir oyun; iki oyuncu oyunun büyük bir bölümünde bedenlerinin bir yeri mutlaka birbiriyle temas eder bir halde oynuyorlar; sanki bir insanın iki yönü gibi, biri Weissclown, diğeri August! Sonra bir an geliyor birbirlerinden ayrılıyorlar ve özgür olmanın büyük sevincini yaşıyorlar; ama bu büyük sevinç bazı şeyleri paylaşamama sonucu kavgaya kadar uzanıyor; ardından gelen barış ve birlikte yasayabilmeyi öğrenmenin getirdiği mutlu son!
18.45: Meridiano Teatret, Genesis, 5-11, 45 dak.
Gölge oyunu+tepegöz+slayt+kara tiyatro+kukla…. Dünyanın oluşumu, gezegenler, insan vb. Bastan sona teknik, oyun yok, oyuncu yok…
20.00: Corona La Balanche, Looking for my father, 9-99, 75 dak.
4 çok iyi dansçı+oyuncudan izlediğim çok iyi bir gençlik oyunu. Babası evi terk etmiş olan, Zidane hayranı, futbol tutkunu Nick’in hayatından kesitler; sahne dört köşe bir saha halinde düzenlenmiş, dört oyuncu dört corner’de oturuyor; sıradaki sahnede oynayacak olanlar köşelerinden kalkıp sahneyi oynuyorlar ve yine köşelerine dönüyorlar. Gençlerin okul yaşamından, birlikte yaptıkları ‘geyikler’den, yolculuklardan, acılarından, kavgalarından, sıkıntılarından, aile hayatlarından kesitler, bazen dansla, bazen sözle, bazen sessizlikle anlatılıyor. Oyuncular çok enerjikler.
21.04.2007
9.45: Gruppe 38, Haensel und Gretel, 7-99, 40 dak.
Çok iyi tasarlanmış, bembeyaz bir kostüm giymiş anlatıcı kadın oyuncu ve piyanist bir adam. Anlatıcı kostümünün kat kat tüllerini zaman kaldırıp acıyor, bu tülün üzerine görüntü düşüyor, bir tür projeksiyon perdesi olarak kullanılıyor tüller; zaman zaman teknikten kendilerini alamamışlar; çok ışık oyunu, arka plana düsen görüntüler (ay, yıldızlar vb.) yerden verilen kırmızı ışıklar, vantilatör; sahnede bir müzisyen olduğu halde efektten gelen kimi sesler; teknik uğruna dramaturgi zaafları: Kostümünün tülünü yukarıya kaldırdığında da projeksiyonun vurduğu göstermek uğruna ilgisiz ucan balon ve uçak görüntüleri gibi.
12.30: Theater 2tusind, The Bloody Story of Oidipus, 12-17, 70 dak.
3 erkek+1 kadın oyuncu. Oidipus’un öyküsünü en başından, doğumundan itibaren almışlar; çağdas bir uyarlama. Anlatı; siyah takım elbiseler içindeki oyuncular yine anlatıcıdan role, rolden anlatıcıya girip çıkıyorlar. Sahne uzunlamasına, seyirci sahnenin iki tarafına yerleştirilmis; ileri-geri oynanan bir oyun. İyi oyunculuk.
14.15: Teater Rio Rose, Slagmark, 10-99, 50 dak.
Bir kadınla bir erkeğin bütün muhtemel halleri, daha doğrusu ‘dünya hali’ dansla, hareketle, şarkıyla, sözle, suskunlukla anlatılmış; iyi bir gösteri; özellikle silah-şiddet defilesi sahnesi müthiş: Kadınla erkek bir podyumda yürüyen mankenler edasıyla ellerinde değisik silahlarla, baslarında sargılarla, kafaya geçirilmiş naylon çoraplarla defile yaptılar. Dansta ve harekette tekrar ve dansın, hareketin hızıyla oynayışları çok etkileyici. İyi oyunculuk.
17.00: Apollo Theater/Sampling, 11-99, 50 dak.
Coca cola ve Amerikan dayatmasını, emperyalizmini eleştiren kötü bir oyun; eleştirdiği şeyin tuzağına düşmüş. Arka planda oyun boyunca koskocaman duran bir coca cola makinesi, aynı zamanda bir ekran; Amerikan çağrışımı olan bir sürü görüntü bu ekrandan gelip geçiyor; sahnenin sağında ise bir palmiye ağacı. Oyunun basında palmiye ağacının anlattığı bir masal coca cola makinesinden gelen seslerle kesiliyor ve biri Süpermen ve öteki Marlyn Monroe kostümü içersindeki iki oyuncu bu seslere ve ardından gelen görüntülere kapılıp gidiyorlar.
19.00: Teatergruppen Batida/A White Man,
Bebeklerin yaşadığı bir orman; bu ormana günün birinde paraşütle bir Beyaz Adam geliyor; yeni kurallarıyla ve kocaman saatiyle; ormanda yeni bir düzen, yani kendi düzenini kurmaya çalışıyor; bebekler önce uyum sağlayamasalar da sonunda Beyaz Adam’ın öğretilerini hatmetmeye çalışıyorlar; hatta içlerinden biri Beyaz Adam’a gönül vererek onun kadını oluyor; kendini ve Beyaz Adam’ı diğer bebeklere karsı korumaya çalışırken yanlışlıkla Beyaz Adam’ı vuruyor; bebekler Beyaz Adam’ın saatini ve paraşütünü kullanarak bir tür İsa figürü oluşturuyor ve ona tapınıyorlar; bu sırada Isa figürünü oluşturdukları fonun arkasından bir ışık yanıyor; bebekler bu ışığın ne olduğunu, fonun arkasındaki ‘dünya’yı merak ederek arka tarafa, başka bir dünyaya geçiyorlar ve bizler için birer gölge oluyorlar. Işığa yaklaşmak suretiyle kaybolan gölgelerinin ardından her birinin birer sopa ucuna takılmış birebir tasvirleri kısa bir resmi geçit yapıyor. Oyunun birkaç tane finali var; oyunculuk zaafları mevcut.
22.04.2007
10.00: Uppercut Dans, Skal vi dancie?, 1,5-4, 25 dak.
2 kadın dansçı; oyun oynayan iki arkadaş; geometrik şekiller, bu şekillerle neler yapılabilir, hangi şekil hangisine uyar? Aynı küpü paylaşamayıp kavgaya tutuşuyorlar; tümüyle dans; basit, sözsüz, renkli, çocukça… Güzel, temiz bir gösteri.
11.00: Graense-Loes, Fucking Alene, 13-99, 50 dak.
Olağanüstü bir bilgisayar tekniği; genç bir kızın kendini, bedenini, cinselliği keşfi; görüntü bombardımanı ve bilgisayar egemenliğini yine müthiş bir bilgisayar tekniğiyle anlatmışlar. Dekoru oluşturan fonun üzerinde bilgisayar görüntüleri; dekorun muhtelif yerlerindeki ekranlarda evin diğer mekanlarının görüntüsü; odalardan birine konmuş olan küçük akvaryumun görüntüsü; oyunun belli bir yerinde kullanılan küçük bir kuklanın içinde (basının içinde) parmak kamera var; böylece her şey kuklanın gözünden de izlenebiliyor.
23.04.2007
13.40: Bu gün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. İstanbul’a dönüyorum! Sevinçliyim!